Kırmızı mucize: Likopen
Likopen, parlak kırmızı insan vücudunda bulunan en yaygın karotenoiddir ve en güçlü karoteno...
Kansere genel bakış
Dünya genelinde hemen her yaş grubunda kanser olaylarının yaygınlaştığını biliyor musunuz? Kanser, milyonlarca insanı etkileyen ve her yıl milyonlarca yeni teşhis edilen vakayla karşılaşılan bir sağlık sorunudur. Amerikan Kanser Derneği'nin (ACS) 2025 tahminlerine göre, Amerika Birleşik Devletleri'nde 2 milyondan fazla yeni kanser vakasının belirlenmesi beklenirken, 600. 000'den fazla kişinin kanser nedeniyle hayatını kaybedeceği öngörülmektedir. Kadınlarda en yaygın teşhis edilen kanser türü meme kanseri olurken, erkeklerde prostat kanseri öne çıkmaktadır. Ancak günümüzün yaşam şartları, işlenmiş gıdalara maruz kalma, beslenme alışkanlıklarının değişmesi gibi birçok etken nedeniyle kolon kanserinden cilt kanserine kadar bir dizi kanser türünde artış gözlemlenmektedir. Kanserin oluşumuna yol açan birçok neden bulunmaktadır. Araştırmalar, beslenme alışkanlıklarının bazı kanser türleri üzerinde %10 ile %70 arasında etkili olabileceğini göstermektedir. Gelin, bazı alışkanlıklarınızı değiştirerek kansere karşı koruyucu bir kalkan oluşturalım.
FRUKTOZUN TETİKLEYİCİ ETKİSİ
Günlük yaşamda farkında olmadan tükettiğimiz fruktoz, işlenmiş gıdalarda sıklıkla bulunuyor. Peki, bu 'tatlı' tehlike kanser gelişimine yol açabilir mi? Washington Üniversitesi'nde yapılan yeni bir çalışmada, fruktozun kanser hücreleri üzerindeki etkisi dolaylı olarak tümör büyümesini hızlandırabileceği ortaya konulmuştur. Araştırmaya göre, kanser hücreleri fruktozu doğrudan kullanamaz. Fruktoz önce karaciğerde yağlara dönüştürülmektedir. Bu aşamada, kanser hücreleri devreye giriyor. Karaciğerde üretilen yağları enerji kaynağı olarak kullanıp büyümeye devam etmektedirler. Araştırmanın sonuçları özellikle bazı cilt, meme ve rahim ağzı kanseri türlerinde bu sürecin hızlandığını gösteriyor. Ancak araştırmacılar, bu döngüyü kırmaya yardımcı olabilecek yeni bir umudu da ortaya koyuyor. Karaciğerde bulunan KHK enziminin engellenmesinin, fruktozdan kaynaklanan tümör gelişimini önemli ölçüde yavaşlatabileceği inceleniyor. Meyve ve sebzelerdeki doğal fruktozun vücut tarafından farklı bir şekilde işlendiği, asıl tehlikenin ise işlenmiş gıdalardaki fruktoz yoğunluğundan kaynaklandığı belirtilmektedir. Yani meyvelerden endişe etmenize gerek yok. İşlenmiş gıdalardaki fruktozdan uzak durmanız yararınıza olacaktır.
BU TEHLİKELERE DİKKAT EDİN
Günlük yaşamda farkında olmadan birçok kimyasal maddeye maruz kalıyoruz. Geçtiğimiz aylarda yayımlanan bir araştırma, gıda paketleme ve plastik üretiminde kullanılan yaklaşık 200 kimyasalın potansiyel kanserojen olabileceğini ve bu maddelerin gıdalar aracılığıyla vücudumuza geçebileceğini ortaya koymaktadır. Araştırmaya göre, kanserojen maddelere maruz kalmanın büyük bir kısmı, gıda ambalajları ve plastik ürünlerdeki kimyasallardan kaynaklanıyor. Özellikle bisfenoller (BPA), ftalatlar ve PFAS (perfloroalkil ve polifloroalkil bileşenler) gibi endokrin sistemine zarar veren kimyasallar, vücutta hormonal dengesizliğe yol açarak çeşitli kanser türleriyle ilişkilendirilmektedir. Plastikten kaynaklanan kirlenmeyi azaltmak ve sağlığınızı korumak amacıyla; pet şişe sulara, pipetlere, plastik torbalara, plastik kaplarda pişirilen yiyeceklere, plastik kesme tahtalarına, karton ve plastik bardaklarla soğuk/sıcak içecek tüketimine yönelik dikkatli olmalısınız. Ayrıca hızlı modanın naylon karışımlı tekstil ürünlerine yönelmeyin. Bu konuda yeni ve sevindirici bir gelişmeyi de paylaşmak isterim. BPA, yani bisfenoller, Avrupa Birliği tarafından tüm gıda ambalajlarında yasaklanmıştır. Avrupa Komisyonu, BPA'nın konserve kutuları ve plastik şişeler gibi tüm gıda miktarlarından çıkarılmasına yönelik bir karar almıştır.
‘HEM DEMİR’ ŞÜPHELİ Mİ?
Nutrient dergisinde yayınlanan güncel bir derleme çalışmasında, beslenme ve beslenmenin kanseri önlemedeki etkisine dair en son kanıtlar derlenerek, Amerikan Kanser Derneği'nin önerileri üzerinden tavsiyeler sunuluyor. Akdeniz ve vejetaryen/pesketaryen türdeki diyetlerin, bazı kanser türleriyle ilişkili riskleri azaltabileceği ile ilgili bulgular arasında yer alıyor. Tam tersine, yüksek oranda hem demir, yani hayvansal gıdalardan elde edilen demirin aşırı tüketilmesinin önemli bir risk faktörü olduğuna da dikkat çekiliyor. Vejetaryen veya pesketaryen beslenmeye sahip olan kişilerin, et yiyenlerle kıyaslandığında, özellikle kolon kanseri açısından daha düşük risk taşıdığına dair sonuçlar da var. Bu durum, bitki bazlı diyetlerin sağlık için önemini yeniden gözler önüne seriyor. Araştırmada, hayvansal kaynaklardan alınan hem demirin artan akciğer kanseri riski ile ilişkili olduğu, bitkisel kaynaklı hem olmayan demirin ise ters bir ilişki gösterdiği bulunmuş, ancak demirin kanserle olan ilişkisi karmaşık görünüyor ve daha fazla incelemeye ihtiyaç olduğu vurgulanıyor. Ayrıca, bakır ve kurşun gibi ağır metallere maruz kalmanın da artan kanser riski ile bağlantılı olduğu görülmüş. Ek olarak, çinko, selenyum ile C ve D vitaminlerinin yeterli alımının kanser riskini azaltabileceği ve kanser hastalarının hayatta kalma oranlarını artırabileceği ifade edilmiş. Sonuç olarak, mevsiminde, çeşitli renklerde bitki bazlı bir beslenme düzeni birçok hastalık gibi kanser için de koruyucu bir kalkan işlevi görebilir.
BAKLAGİLSİZ OLMAZ
Günde ne kadar bitkisel protein alıyorsunuz? Eğer hiç tüketmiyorsanız, bu duruma dikkat etmelisiniz. Yapılan bir araştırma, kolorektal kanserden iyileşen bireylerin günlük beslenmelerine bir porsiyon fasulye eklemelerinin bağırsak mikrobiyomunda olumlu değişikliklere neden olduğunu ve bunun kanserin önlenmesi ile tedavi sonuçlarının iyileşmesiyle ilişkilendirildiğini göstermektedir. Genel olarak yapılan çalışmalara göre, baklagil alımının bazı kanser türlerine karşı koruyucu etkisi olduğu ortaya konulmuştur. Beslenme düzeninize mercimek, fasulye ve nohut gibi bitkisel proteinleri dahil edin. Eğer şişkinlik ve gaz sorunu yaşıyorsanız, filizlendirilmiş baklagilleri tüketmeye özen gösterin. Bu sayede daha yüksek antioksidan, daha fazla fenolik bileşen ve daha fazla emilim elde edersiniz.
Likopen, parlak kırmızı insan vücudunda bulunan en yaygın karotenoiddir ve en güçlü karoteno...
Sağlıklı beslenmenin temel prensiplerini öğrenin ve günlük yaşamınızda uygulayın.
Hayat, anne karnında başlar. Doğuma kadar anne karnında geçen bu dönem hayatın temellerinin a...